Genel özellikler açısından bakıldığında özel öğrenme güçlüğü: “bilişsel yetenekleri normal sınırlar içinde ve ya üstünde olmakla birlikte, öğrenme sorunları yaşanması ” olarak tanımlanabilir. Bu tanımı açarsak: dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ve matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlükler görülmesidir.
Bu bozukluğun tanılanmasında ayırıcı özelliğin, zeka düzeyi normal ya da normal üstü bireylerde görülüyor olması, okul öncesi dönemde bu sıkıntıların göz ardı edilmesi ya da fark edilememesi sonuçlarını doğurabilir. Ayrıca özel öğrenme güçlüğü tanımlanırken okuma - yazma – matematik alanlarında yaşıtlarından belirgin düzeyde gerilik özelliğinin vurgulanması da bireylerin genel olarak ilköğretim 2. 3. sınıflarda sorunlarla yüzleştirmeyi sağlamaktadır. Bu açıklamalar şu soruyu akla getirir:
“ Disleksi ( özel öğrenme güçlüğü ) okul öncesi dönemde fark edilebilir mi ? “
Aileler çocuklarında bir farklılık olduğunu çoğu zaman fark ederler. Ancak tam olarak adlandıramadıkları için ileriki yaşlarda bu sorunların geçeceği düşüncesi ile ertelerler. İyi bir gözlem ve yetkin uzman danışmanlığıyla çocukta fark edilen davranışlar, bize bu bozuklukla ilgili çocuğun risk altında olup olmadığını açıklayabilir.
“ Okul öncesi dönemde, aileler risk altındaki çocuklarını nasıl tanımlarlar? “
—Aslında çok zeki, ama neden bazı söylediklerimi anlamıyor.
—5 yaşına geldi ama hala bazı sesleri düzgün söyleyemiyor.
—Kitap okumamdan hiç hoşlanmıyor.
—Kavramları birbirine karıştırıyor.
—Bazen derdini anlatamadığı için öfkesini kontrol edemiyor.
—Çocuğum sürekli ağlayarak isteklerini belirtiyor.
—Yaşıtlarının yapabildiği basit işlerde bile sakarlık gösteriyor.
—Yaşıtları onu oyunlara almak istemiyor.
—Birlikte oyun oynayamıyoruz.
“Okul öncesi dönemde disleksi (özel öğrenme güçlüğü ) belirtileri nelerdir ? “
-Dil gelişiminde gecikme.
-Dil edinimi sırasında telaffuz sorunları. Birbirine yakın kelimeleri yanlış sesletme
-Kelime dağarcığı yaşıtlarına göre sınırlılık.
-İfade edici dil becerilerinin gelişimde sohbet başlatma ve sürdürme alanlarında sınırlılık
-Alıcı dil becerilerinde, söylenen karmaşık cümleleri anlama ve yorumlamada zorlanma.
-Ardı ardına verilen yönergeleri yerine getirirken sıra takibini yapamama.
-Uyaklı sözcükleri bulma, ayırtetme ve sıralamada sıkıntı.
-Hikaye dinleme ve anlatmaya ilgisizlik.
-Eylemleri karıştırır. ( gitmek – gelmek ,inmek – çıkmak … )
-Sıra takibi gerektiren bilgileri öğrenmede sıkıntı. ( haftanın günleri, sayılar, alfabe… )
-Yönelim becerilerinin gelişimde zorluk. ( sağ-sol , yukarı- aşağı )
-Zaman kavramını algılamakta zorluk ( sabah, öğlen, akşam, dün, bugün, yarın )
-Kavram gelişimde sınırlılık.. ( renkler, şekiller, rakamlar… )
-Görsel – işitsel algı becerileri ile ilgili sıkıntı.
-Görsel-işitsel dikkat gerektiren etkinliklerde yetersizlik.
-Günlük rutin işleri takipte zorlanma.
-Kuralları ve rutinleri takip etmede güçlük.
-Görsel talimat ve işaretleri yorumlamakta sıkıntı.
-El ve ayak kullanımlarında tutarlılığın geç gelişimi.
-Motor becerilerin gelişiminin geriden takip etmesi. ( düğme ilikleme, bağcık bağlama, çizim becerileri.. )
-Dikkat dağıniklığı ve yerinde duramama.
-Aceleci ve sabırsız olma.
“ Disleksi (Özel öğrenme güçlüğü) olan çocuklarda ne tür davranış sorunları görülür ? “
Yaşanılan bu gelişimsel sorunlar, bir takım davranışsal sorunlara da yol açabilir. Çocuk oyun sırasında yaşıtlarıyla doğru iletişim kanallarını kullanamayarak grupta dışlanabilir. Gerekli bilgiye sahip olduğu halde dil gelişimi, bilişsel gelişim ya da motor gelişimdeki sıkıntılardan dolayı kendisini ifade edemediği için agresif tavırlar gösterebilir. Gösterdiği agresif tavırlar sonucunda uyum sorunu göze çarpar.Özgüven duygusunun gelişimi açısından okul öncesi dönemindeki yaşantıların ileriki yaşlarda önemi düşünüldüğünde, çocuğun güven kırıcı durumlarla karşılaşması oldukça risklidir. Bu dönemde anaokulu ve ya kreş ortamlarında arkadaşları ile etkileşimde pasif kalmayı seçebilir. Ancak ev ortamında anne, baba ve ya kardeşe yönelik karşı gelme, zarar verme davranışları gösterebilir.
“ Bu belirtilerin okul dönemi ile ilgili ipuçlarını nasıl verir?”
Çocuklarda gözlenen bu özelliklerin okuma, yazma, matematik becerilerini etkilemesi gelişimsel olarak analiz ile ortaya çıkmaktadır.
OKUMANIN GELİŞİMİ: Aylara göre okumayı öğrenmek için gerekli beceriler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
0 – 6 Sese tepki gösterme, sesler çıkarmak.
6 - 13 Basit ifadeleri anlamak.
19 - 21 20 kelimelik dağarcık.
24 2 –3 kelimelik cümleler kurar.
24 – 29 300 Kelimelik dağarcık. Vücut kısımlarını bilir. Şekil kavramı başlar. 30 – 36 2 aşamalı emirleri yerine getirir.
40 – 48 Basit okul şarkıları söyler.
48 – 50 Ne, neden, nasıl sorar.
50 – 60 Zıt ifadeleri kullanır. Yaşını, ev adresini,telefonunu bilir.
54 Uzun hikayeleri dinleyip anlatır.
60 Harflerin şekilleriyle ilgilenir. Genelde tüm sesleri doğru kullanır. Obje fonksiyonlarını bilir.
60 – 72 Geçmiş, şimdiki, gelecek zaman kullanır. Bilgi almak için soru sorar. Sağını solunu ayırt eder. Harf ve sesler arasındaki ilişkiyi kavrar.
60 – 80 Anlayarak okumaya başlar.
YAZMANIN GELİŞİMİ: Yazmak sembolik iletişim kurma becerisidir. Yazmayı öğrenmek için:
Araç (kalem) kullanarak sembollerle dili ifade edebilme becerisinin,
İnce-motor becerinin,
El-göz koordinasyonunun,
Sıralama becerisinin,
Dikkatini bir iş üzerinde yoğunlaştırabilmenin,
Görsel, işitsel, mekansal algının yaşına uygun olgunlukta olması ve
El tercihinin yerleşmiş olması gerekir.
ARİTMETİK BECERİLERİN GELİŞİMİ: Normal gelişen çocuklar, gelişim basamakları içinde matematik becerileri de sırayla kazanırlar. Çocukların aritmetik işlemlere başlamadan önce belirli gelişim aşamalarından geçmesi gereklidir. Örneğin miktar kavramı, aradaki farkı kavrama aritmetik işlemlerin önkoşuludur. Çocuk önce her rakamın belli obje sayısını temsil ettiğini, sayıların parçalardan oluşan bir bütünü temsil ettiğini öğrenir. 7 sayısı, 4 ve 3 ya da 5 ve 2 sayılarının bileşimidir. Çocuklar ancak bunları anladıktan sonra problem çözebilirler. Bazı çocuklar Piaget’nin işlem öncesi döneminde kalırlar. Bu beceriler konuşulan dil ile de bağlantılıdır ve matematiksel simgeler, çizimler (somut) ile matematiksel düşünme (soyut) arasında bir köprü görevi görür. Matematiksel dil edinilmesi de, konuşulan dil, dinleme, okuma-yazma becerileriyle yakından ilişkilidir.
Bireyden kaynaklanan öğrenme sorunları arasında yer alan öğrenme bozukluğu (learning disorder / dyslexia) olan çocuklar, yukarda sayılan okuma, yazma, matematik becerilerinin gelişmesinde sorunlar yaşarlar. Bu beceriler okul öncesi dönemde geliştiği için bu vakaları okul öncesi dönemde tanımak mümkündür.
“ Erken dönemde eğitime başlamak neden önemlidir? “
Yukarda açıklanan tanım ve belirtiler, genel anlamda açıklanmıştır. Bu belirtileri taşıyan her çocuk için “disleksi” adayıdır demek mümkün değildir. Ancak yapılan araştırmalar ve izlenen yöntemler açısından bakıldığında bu tarz belirtiler taşıyan çocuklarla ilgili olarak önlem alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Alınacak olan önlemler eğitsel kaynaklı olduğundan, çocuk üzerinde hiçbir olumsuz etki bırakmayan hatta her hangi bir tanı sürecine girmese de performansını arttırıcı olumlu etkiler yarattığı bilinen çalışmalar uygulanmaktadır. Bu nedenle ailelerin bu şekilde durumlarla karşılaştıklarında soğukkanlı olmaları ve paniğe kapılmamaları çok önemlidir. Çocuklarda küçük yaşta fark edilen “disleksi” belirtilerine rastlandığında yapılan etkinlikler sonrasında okul dönemine hazırlık ve okula uyum sürecinde çok verimli dönütler alınmaktadır. Bu dönemde çocuğun baş etmesi gereken akademik ve sosyal alanlar daha az olduğundan önemli bir zaman kazanılmaktadır. Yukarıda da söz edildiği gibi ertelenen ve / ve ya zeka düzeyinin yüksek olmasından kaynaklanan durumlardan dolayı genellikle aileler ilköğretim 2. – 3. sınıflarda bir uzmana baş vurma gereği duymaktadır. Bunun sonucunda da okuma, yazma, matematik, alanlarında ve sosyal ilişkiler anlamında yapılan çalışmalarda çocuğun daha yoğun takip edilmesi gerekmektedir.
Erken dönemde yapılan çalışmalar sayesinde özgüven duygusunun olumlu yönde gelişmesi, temel okuma,yazma, matematik çalışmalarını yapılması, algı, dikkat ve bellek gelişiminin sağlanması açısından son derece önem taşımaktadır.
“ Nasıl bir yol izlenmelidir? “
Çocuklarda erken yaşta fark edilen belirtiler, ileriki eğitim hayatını son derece olumlu şekilde etkilemektedir. Yapılandırılmış ve doğal ortamlarda sürdürülen özel eğitim hizmetleri olumlu sonuçlar vermektedir. Aynı zamanda bir çocuk psikiyatriksinin takibi de önemlidir. Uzmanlar tarafından yapılan test ve değerlendirmeler sonucunda çocuğun sıkıntı yaşadığı alanlar ve öğrenme biçimi belirlenmektedir. ( görsel, işitsel, dokunsal, kinestetik… ) Bu sayede çocuğun hangi alanlarını geliştirilmesi gerektiği belirlenerek, performansı en üst düzeye çıkarmak hedeflenir. Bu süreçte ailenin doğru ve açık bir şekilde bilgilendirilmesi çok önem taşır. Okul öncesi dönemde olan bir çocuk için, bilişsel süreçlerle ilgili yapılan dikkat, algı, bellek çalışmalarının gereği yadsınamaz. Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir başka konuda çocuğun başarı duygusunu tatmasına imkan sağlamaktır. Çocuğun öğrenme stratejisini belirlerken üstün olan yanları saptanmalı ve ilgi alanları belirlenmelidir. Özellikle sanatsal ve sportif faaliyetler değerlendirilmelidir.
Ayrıca özgüven duygusunun temellerinin atıldığı bu dönemde çocuğun yaşıtları arasında karşılaştığı ya da karşılaşma olasılığı bulunan olumsuz durumlarla baş edebilmesini öğretmek çok önemlidir. Aşırı güven ya da aşırı güvensizlik gibi duygular, öğrenmenin önünde bir set oluşturabilir. Bunun sonucunda da çocuğun gerçek zeka potansiyelini gösterememesini sağlayabilir. Bu durumlarla ilgili alınacak önlemlerin içinde en etkili ve erişilebilir yöntem DRAMA dır.
Özel eğitim hizmetlerinden yararlanılırken ailelerin eğitimcilerin ve hekimlerin iş birliği içinde çalışması, bir sonraki adıma geçerken titiz değerlendirmeler yapılması, çocuğun süreç içerisinde daha başarılı, sağlıklı ve en önemlisi daha mutlu olmasının anahtarıdır.