ÇOCUĞU KABUL ETMEK
KABUL ETME BECERİLERİ
Günümüz şartlarında bir çocuk dünyaya getirmek, onun iyi şartlarda büyütmek ve sağlıklı birer yetişkin haline getirmek çok keyif verici ama bir o kadar da zor süreçlerdir. Çocuk sahip olmaya karar verme aşamasında pek çok ebeveyn doğal olarak dünyaya getirecekleri birey hakkında pek çok kaygıya sahiptir. Kaygılarını gidermek için okurlar, araştırılar, danışırlar. Bu çabaların sonucunda ise hem öğrendiklerinden hem de kök ailelerinden ve içinde yaşadıkları kültürden pek çok bilgiye sahip olarak bu sürece başlarlar. Kimileri her şey yolunda gibi görünürken çocuklarının aslında pek de düşündükleri gibi, öğrendiklerinden öngördükleri gibi büyümediğini fark ederler ve çözüm aramaya yönelir. Kimileri ise çözümün bir parçası olmak yerine durumu olduğu gibi kabul ederler.
Pek çok yaklaşım ve akım, ailelerin çocuk yetiştirmeye dair tutumlarını araştırmış ve ailenin bu süreçte takındıkları davranış ve yaklaşımları kategorilendirmeye ihtiyaç duymuştur. Bunun nedeni ise çocukta gözlenen pek çok sorunun aslında aile yaklaşımı ile etkileşimsel olarak ortaya çıktığı düşüncesidir. Ortaya atılan yaklaşım ve kuramlardan biri ise Ebeveyn Kabul Red Kuramı’ dır (EKAR). 1975 yılında Ronald Rohner tarafından tarafından Amerika’ da ilk kez tanımlanmış, 1986’ da ise geliştirilmiştir. Kuram, anne-baba kabul reddinin özellikleri ve çocuk üzerindeki kısa ve uzun süreli etkilerini ortaya koyma amacını taşımaktadır. Çocuğun, anne-babası tarafından kabul edilmesi ya da reddedilmesi çocuğun sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimi başta olmak üzere tüm gelişimi etkilemektedir. Ebeveyn kabulü, çocuğa yönelik sıcaklığı, yakınlığı yani sevgiyi ifade ederken, ebeveyn reddi ise çocuğa yönelik sevgi, sıcaklık gibi olumlu duyguların tam tersi duyguları (saldırganlık, düşmanlık v.b.) içermektedir. Ebeveyn kabulü (ya da sevgisi), ebeveyn-çocuk arasındaki etkileşimin temel noktasını oluşturmaktadır. Kuramda, çocukların en temel ihtiyaçlarının, anne-babadan görecekleri sevgi, yakınlık, sıcaklık ve şefkat olduğu belirtilir. Bu ihtiyaçların karşılanma şekilleri farklı olsa da ihtiyacın kendisi, tüm kültürlerde ortak bir özellik olarak görülmektedir.
Ebeveyn Kabul Red Kuramı’ nda, ebeveyn kabul red durumları 4 boyut ile açıklanmaktadır:
1. Sıcaklık-sevgi: Çocuğa yönelik ilgiyi, sevgiyi, yakınlığı, desteği ifade eden tüm sözel ve sözel olmayan davranışlardır.
2. Düşmanlık-saldırganlık: Çocuğa karşı sözel ve sözel olmayan saldırganlığı ifade etmektedir. Düşmanlık, nefret gibi duygular genellikle saldırganlığı ortaya çıkarır.
3. İlgisizlik-ihmal: Çocuğun her türlü ihtiyacının zamanında ve/veya tam olarak karşılanmamasıdır. İhmal de genelde ebeveyn kayıtsızlığından kaynaklanabilir.
4. Ayrıştırılmamış red: Reddetme davranışının açık bir biçimde yapılmamasına karşılık, çocuğun kendini reddedilmiş hissetmesidir.
Ebeveyn kabul reddinin, çocuklar üzerinde uzun ve kısa süreli kalıcı etkileri bulunmaktadır. Anne babaları tarafından reddedilen çocuklarda yedi temel özelliğin görüldüğü belirtilmektedir: bunlar; problemler karşısında gösterilen öfke, saldırganlık, bağımlılık, düşük öz yeterlilik ve öz saygı, duygusal tepkisizlik, duygusal dengesizlik ve olumsuz dünya görüşüdür. Kabul red teorisi ile ilgili yapılan araştırmalarda Rohner, ebeveyn reddinin çocuğun kendisine ve dünyaya karamsar bir bakış açısı ile bakmasına yol açtığı sonucuna ulaşıldığını belirtmektedir (Rohner, 2004). Anne babaları tarafından kabul edilen çocuklar ise sosyal ve duygusal açıdan uyumlu, kendilerine güvenen, bağımsız olabilen, geleceğe yönelik iyimser bakış açısına sahip çocuklar olabilmektedir (H.Güler, 2011). Kuramda tanımlanan dört boyut ailelerde çeşitli şekillerde görülse de, bu şekilde tanımlanıp gruplamak ebeveynlerin kabul edebileceği bir gerçeklik değildir. Fakat pek çok kişi farkında olmadan çocuğuna kabul edilmediğini hissettirmektedir. Belki bu, açıkça düşmanlık ya da saldırganlık formunda görünmese de ayrıştırılmamış red şeklinde görülmektedir. Her birey kendini iyi bir ebeveyn olarak görme eğiliminde olduğu için davranışlarındaki reddedici tutumun farkına varmazlar. Anne baba çocuğunu anladığı, kabul ettiğine ilişkin tepkilerinde aşağıda belirtilen durumları göz önüne almalıdır:
1. Çocuğunun söylediklerini duymak istemeli, ona vakit ayırmalı, vakti yoksa ona bunu uygun bir dille açıklamalıdır.
2. Çocuğunun duygu ve düşünceleri kendisi ile uyuşmasa, farklı bile olsa kabul etmelidir.
3. Çocuğunun sorunlara çözüm bulma yeteneğine güvenmelidir.
4. Çocuğunun olumsuz duygularını bastırmak yerine dile getirmesine ve isimlendirmesine fırsat verilmelidir.
5. Çocuğunun da bir birey olduğunu ve farklı kişilik özellikleri olabileceğini unutmamalıdır. (Üstün, 2010)
KAYNAKLAR
Gülay, H. (2011). Anne Babaların Kabul Red Boyutlarının 5-6 Yaş Çocuklarının Sosyal Beceri Düzeyleri Üzerindeki Yordayıcı Rolü. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2, 163-176.
Rohner, R. P. (2004). The parental acceptance and rejection syndrome: Universal correlates of
perceived rejection. American Psychologist, 59, 830-840.
Üstün, E. Y. (2010). Etkili Aile-Okul-Toplum İlişkileri. Z. F. Temel, (Ed.), Aile Eğitimi ve Erken Çocukluk Eğitiminde Aile Katılım Çalışmaları (1. Baskı) içinde (230-244). Ankara: Anı Yayıncılık.